24 Ocak 2015 Cumartesi

Evimde misafir odası yok!!

Bugün biraz duygusalım, İzmir'de havanın yağmurlu ve oldukça can sıkıcı olmasının da payı var tabii.. Orada burada dolaşırken güzel bir yazı okudum ve öyle bir şey oldu ki, kendimi, annemi bir yazıda bu denli gördüğüm bir an daha olmamıştı. Böğüre böğüre ağladım, rahatladım, açıldım..
Farkındalığım arttı bir anda, sizlerle de paylaşmak istedim.



Evimde misafir odası yok. Evin her yerinde eşim, oğlum ve ben yaşıyoruz. Misafir için ayırdığım yemek takımlarım, çatal kaşık takımlarım da yok. En iyileriyle kendimiz yiyoruz.Misafir gelirse onlara da çıkarıyoruz bizimkilerin aynısından.Biri evime geldiğinde evim dağınıksa panik de olmuyorum ben. Evimi değil beni görmeye geliyor benim sevdiklerim, sevenlerim... Bu yüzden ev dağıldı diye kızmam oğluma beraber dağıtıyor beraber topluyoruz. Şimdiye kadar çıkmayan tek bir leke olmadı yaptığımız faaliyetlerde. Hiç bir ev işi "anneee" diye seslenen oğlumdan daha önemli olmadı benim için. Hiç bir zaman kızmadım büyükler sohbet ederken araya girip fikrini söyledi diye. Dinlemeyen büyükleri ikaz ettim aksine "oğlum size bir şey söylüyor" diye. Evimde mutluluktan daha fazla önemsediğim hiç bir şey yok benim. Bu yüzden beni mutsuz etmeye çalışan insanların ne söyledikleriyle de ilgilenmiyorum. Hayatıma kattığım insanları da böyle insanlardan seçmeye çalışıyorum.Ailemin huzuru, 3 numaralı komşumun evimle ya da oğlumla ilgili ne düşündüğünden çok daha önemli. Bu kadar üzüp kasmayın kendinizi insanlar için. Şu ne der bu ne der diye düşünmeyin, ev kirlenir, üzeri kirlenir diye engellemeyin çocuklarınızı ne olur.
GERİ GETİREMEYECEĞİNİZ TEK ŞEY ONLARIN BU YAŞLARI OLACAK.

23 Ocak 2015 Cuma

Biri bana dur desin lütfen!

Selamlar sevgiler,

Boşladım yine burayı biliyorum. Şu karşımda duran bilgisayar, her allahın günü sabahın köründe blog yazmak için açılıp, akşamın kör saatine kadar öööyle bekleye dursun, Cansel hanımın keyfi belki gelir de yazar diye..
Unutuyorum, dalıyorum, boğuluyorum günlük işlerle, hepsi bundan mütevellittir azizim..

Ama boş durmuyorum inanın, bakın neler yaptı bu deli kız. Boyasın, kessin, süslesin, düşlesin dursun. Sizi cupcake'e boğacağım demiştim geçen postumda :) hihihihiiii :) Hepsi el emeğim göz nurumdur, küçük gızanımla oyun oynayacağım vakitlerden bile çalmışlığım var bunları tamamlamak için. Hepsi niye mi, sadece bana iyi geldiği ve beni mutlu ettiği için..

Mutlu olduğunuz işlerle uğraşmanız dileğimle,

Kocaman sevgiler..













13 Ocak 2015 Salı

Mavi mavi birşeyler :)

Bir minnak kuzu daha geliyor sülaleye :) Kuzenim Çağla ilk kez tadıcak anneliği. Kapı süsünü ve lohusa tacını ben yapmak istedim. Malzemeler tamamen evde elimin altında bulunan malzemelerdi. Köpüğü çok önceden almıştım kemeraltından, Çağla'ya kısmetmiş meğer. Silikon tabancam olmazsa olmaz tabi. 
Kolay gibi gözükse de oldukça vaktimi aldı.
Çok beğendi kuzucuk, birkaç haftası kaldı doğuma, sağlıkla dünyaya gelsin insallah da; bebek sevelim biraz :) 

Sağlıkla, sevgiyle kalın :)





























11 Ocak 2015 Pazar

Bu bir kitap postudur!!!


Bu hafta sonunu kendime ayırdım diyebilirim. Tabii yemek yapma, etrafı toparlama, çekirdek ailemi doyurma, Çınar'ı yıkama-uyutma, pazara ve markete gitme gibi rutin işlerimi saymazsak :) Olsun her durumda, her şeye, özellikle de okumaya fırsat yaratabilitem vardır.

Öncelikle Mart menekşelerini bitirdim bir solukta, elimden bırakamadığım kitaplardandı yine. Çok şaşırmadım aslında, Sarah jio'nun bu okuduğum 4. kitabıydı.Hepsinde de aynı çılgınca, bir sonraki sayfayı merak ediş, ara sıra "Aaaa, ooooo, hiihhhh " gibi istem dışı sesler çıkardığım kitap okuyuş manzaralarımı sergiledim. Böğürtlen kışı kitabına yer yer çok benziyordu aslında.İç içe geçmiş olaylar örgüsü, yazarın kitaplarını oluştururken ki yapı biçimi bence, çünkü her kitabında iki farklı zamanda anlatıyor olayları. 4. Kitaptan sonra çözdüm kadını, iyisin hoşsun Sarahcım ama gereğinden fazla meraklı karakterler yaratıyor ve okuyucuyu şaşırtıcam derken gerçeklikten fazlaca uzaklaşıyorsun. Ayıptır günahtır :) Her kitapta olduğu gibi bunda da okuduğuma pişman değilim. Ama yettin gari :)

Sonra karşıyakada ki küçük bir kitapçıda bakınırken satıcının ısrar kıyamet almamı söylediği ve daha önce hiç bir kitabını okumuş bulunmadığım ( ki benim için büyük bir ayıp ve kayıptır) Stefan Zweig'in Satranç isimli kitabıdır. Yazarın hayatına, karısı ile birlikte intihar ederek son vermesi üzülerek öğrendiğim bir gerçek oldu. (İnsan nasıl aklına koyar ve başarır ki hayatına son vermeyi?) Yazarın ruh dünyasındaki sıkıntıları ve hayatına son verişi bu kitaptan izler taşıyor sanki. Yazardan bağımsız bahsedecek olursam, şahane bir kurgu ve akıcı bir dille yazılmış, satrancın insan doğasını nasıl değiştirebildiğini gözler önüne serildiği bir kitap
. Anlamak isteyene çok ince mesajlar var aslında bu kitapta. İncecikti, keşke daha kalın olsaydı ve bu kadar çabuk bitmeseydi diye düşündüm. Diğer kitaplarını da edinicem en kısa zamanda.

Ve yazar hakkında araştırma yaparken okuduğum bir iki sözü, bu haftanın son sözleri olsun.

"Bütün yalnızlar gibi özgür, bütün özgürler gibi yalnız..."

"Satranç aşk gibidir, tek başına daha az eğlencelidir..."

"Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi..."

Mutlu, huzurlu geceler..




9 Ocak 2015 Cuma

mım, MİM, mum, müm :)

Sevgili KEDİLİ EVİN TARZI blogunun sahibi, kendisi en sevdiğim bloggerlardan olmasının yanında samimiyetine ve sevecenliğine tüm kalbimle inandığım Havva ablacığım beni mimlemiş, bana da önünde eğitip,  ardından cevaplamak düşer :)

1. 2014 yılının size kattığına inandığınız en önemli şey nedir? (İnsan, duygu, hayvan, kitap vs.)


Geçen yıl 28 adet kitap okudum, ki bu benim için hiçde azımsanmayacak bir hedeftir. Fakat istedikten sonra çok sevdiğim bir konu olarak (her yerde bir kitabım vardır mesela mutfakta, salonda, yatak odasında, balkonda, annemlerde, kayınvalidemlerde) kitap okumaya her türlü vakit ayırabileceğimi öğrendim. Bu yıl daha büyük hedeflerim var. Ve bir şey daha, beni her yıl daha güçlü, daha sabırlı, daha olgun, daha büyümüş bir insan olmamı sağlayan oğlumun varlığını es geçemem.
Bal kaymak surat, kreşte ki baloya hazırlanırken :)




Anne olmak böyle birşey işte...

Her yerde, her durumda kitap okuyabilitem vardır :P



2. 2014 yılında yaptığınız ve sizi gururlandıran şey nedir?

Evde oturup çocuk büyütürken ve herhangi bir kursa katılmadan sadece merak ve beceri ile kendi başına birşeyler üretip, üstelik birde bundan para kazanabilmekti. Benim için son derece gurur verici birşeydir bu..

3. 2014 yılında gerçekleşen ve sizi en çok üzen şey nedir?

Hangi birisini saysam diye düşündüm bir an. Sanırım en çok üzüldüğüm zamanlar oğlum Çınar'ın sürekli hasta olduğu zamanlardır. Kolu çıktı, aşı yeri enfeksiyon kaptı sırf bu yüzden neredeyse ameliyat olacaktı, onlarca kez şişen bademcikleri yüzünden en sonunda bademcik ve geniz eti ameliyatı oldu, birden bire burnu kanamaya başlayınca hastanenin yolunu tuttuk, sayısız ishal vs.. vs... Poff yazarken yaşadım sanki hepsini tek tek.. Bu yılın o yüzden sağlık dolu bir yıl olmasını diliyorum.

4. 2014 yılında kendi başınıza yaptığınız en büyük şey nedir?

Evde kendi başıma birşeyler üretip bundan para kazanmaya başlamamdı..

5. 2014 yılında en büyük pişmanlığınız nedir?

Öyle çok büyük pişmanlıklarım olmadı çok şükür, ufak tefek şeyler onlar da kayda değer şeyler değil sanırım. ( Yiyip yiyip keşke bu kadar yemeseydim pişmanlıklarım, cola içmeseydim pişmanlıklarım, o kitabı keşke alsaydım pişmanlıklarım, denize daha çok girip daha çok bisiklete binseydim pişmanlıklarım falan filan :))

6. 2014 yılında başınıza gelen ennn komik olay nedir?

Çınar'ın uyku sorununu anlatmıştım daha önce geceleri çok sık uyanan bir bebekti doğduğundan beri ve sadece sallanarak yada sütünü içerken uyurdu. Fakat yazın öyle birşey ki gündüz denizde çok yorulduğundan mama sandalyesinde uyuklamaya başladı, bu sahneyi asla unutamam ve inanılmaz derecede kahkalarla gülüp mutlu olmuştum :)



Beni bu ufak Mim oyununa davet ettiği içinde kedili evin tarzına çok teşekkür ederim :)

Sevgiyle kalın..

8 Ocak 2015 Perşembe

Poşet çay poşet çay olalı hiç bu kadar şanslı olmamıştı.

Yayın başlığım nasıl ama :) Gerçekten de şu kutunun içine girecek poşet çaylar çok şanslı degil mi :) Cupcake deliliğim tuttu yine, daha durun birkaç güne neler geliyor neler. Cupcake'e boğucam sizi, bunaltıcam, baydırıcam hatta :) Napiyim seviyorum hakim bey :)

Çok önceden aldığım bu 8 bölmeli kutuyu ancak boyayabildim. İlk kez rölyef pasta uygulaması yaptım çok eğlenceliymiş, Çınar'ın ekmeğine krem peynir sürer gibi hissettim :) Henüz sahibi yok bu caaaanım kutunun. Benim kıyıp kullanamayacağım kesin. Poset cayları koymak zorunlu mu? Tabii ki degil, ister takı kutusu, ister ilaç kutusu, ister hediye kutusu...

Benden boyaması, allaması pullaması.

Cupcake tadında günleriniz olsun :)
























6 Ocak 2015 Salı

Mini mini bir kuş donmuştu..

Soğuk hatta karlı evet evet yanlış okumadınız karlı bir İzmir sabahından günaydın :)

3 sene önce yağmıştı kar İzmire. Sabahtan beridir minik minik uçuşan kar taneleri için, evin icinde, hatta bahçede fır döndü gibi dönüyorum seviçten. E kırk yılda bir görüyoruz olacak o kadar şaşkınlık :)

Gelelim kuş kafesi konumuza, komşumun muhabbet kuşları bir aile olmaya karar vermişler yavrulayacakmış miniminnacıklar :) Onlarda bu sade mi sade tipsiz kuş kafesini almışlar boyayabilirmisin diye rica ettiler. Dedim kurbanı getirin ellerime, yatırdım masaya şekilden şekile soktum zavallı kuş yuvasını. Aşık kuşlar mı çizmedim, dekopaj mı puantiye mi ne ararsanız, alaçatı evi konseptiyle son verdim çalışmama :) Mini Mini cibi bici yavruları olunca bana vereceklermiş bir tanesini, tabi Çınar onu severken boğmazsa bizim evde :) 


NOT :. Loorena McKennitt 'lı bir sabah olsun o zaman . Bıkmadan dinleyebildiğim müthiş bir sestir kendisi Hadi buyrun, gözlerinizi kapatın nerede olmak istediğinizi hayal edin, dinlenin, sakinleşin ..

Mutlu günler herkeze :)


















4 Ocak 2015 Pazar

Bir duvar kağıdı hikayesi :)

Efenim selamlar olsun öncelikle,

Yeni yıla yeniliklerle başlamazsam olmaz. Kudurdum yine, birseyler değişecek, sıradanlıktan çıkıp bambaşka bir hal alacak, ben yorulacağım fakat sonradan o kafamın içinde deli danalar gibi dolaşan düşüncelerden arınmış olmakla birlikte bir rahatlık bir hafifleme gelecek. Dedimm ve başladım işe soyunmaya.

Mutfağım nasıl sıkıcı, nasıl sıradan gelmeye başlamıştı son zamanlarda.Neredeyse tüm günümü geçirebildiğim bir yerdir mutfağım ve artık birşeyleri değiştirmezsem biliyorum kendimi, basacak beni o mutfak. Düşündüm taşındım ve boş olan duvarımı duvar kağıdı ile döşemeye karar verdim. Babam, gızanım ve ben bu deli kuru İzmir soğuğunda mağaza mağaza dolaşıp, katalogların içinde boğuşarak duvar kağıdı seçmeye başladık. Pembe olacak o allahın emri, pembe olsun üç kuruş fazla olsun :) cupcake delisi biri olmamdan mütevellit hep  o tarz modeller aradım, fakat ithal duvar kağıtlarından o benim istediğim cupcakeli zavazingolardan bana 450-500 tl. fiyat çıkarmasınlar mı. Düdük kadar duvar için o kadar para veremem doğrusu. Yerli duvar kağıtlarından mutfağıma uygun bir model seçip 90 tl.ye işi kurtardım.
(Not: Yerli deiğime bakmayın şansıma o kadar kaliteli bir kağıt çıktı ki, o kadar tutkala kimi yerli duvar kağıtları yapıştırmadan daha yırtılabiliyormuş. Fakat benim aldığım hem dayanıklı, hem de silinebilir türden bir duvar kağıdı)

Geldi sıra ölçü al, kes, tutkalla, kurumadan düzgün, kat kat yapıştır muhabbetlerine.Cahil cesurdur diye bir laf var, kendi başıma yapmayı planlıyordum birde, neyse ki abim yetişti imdadıma. o kesti ben yapıştırdım, ben kestim o yapıştırdı., Çınar her an işin içine parmak basmaktaydı :) Velev ki çok vaktimizi aldı o düdük kadar dediğim duvar. Dolapların olduğu duvara da, dolapların tam altından başlayarak mavi renkte neon aydınlatma döşedim, arkası zaten yapışkanlıydı sadece döşemek kaldı bana, oldu mu sana diskotek :)

Darısı salonumun başına, gözüme kestirdim bir çiçekli böcekli model. Sonuç güzel oldu mu, ben uyuyabilirim bile mutfağımda o derece sevdim, gerisi sizin beğenilerinize kalmış efendim.

Mutlu bir pazar geçirmenizi diliyorum :)

Not: Caaanım iki tane fotoğraf makinemin birini küvete atıp, birini de kıran güzel oğlum sayesinde fotoğrafları cep telefonu ile çekmek zorunda kaldığımdan, verdiğim "soluk görüntülü resim rahatsızlığından" ötürü özür dilerim.




Yardım ettiğini zanneden küçük adam :)







Cicilerimi de astım sonra..









Dolapların altına da mavi renkte neon aydınlatma döşedim.











1 Ocak 2015 Perşembe

En kolayından cupcake yapımı.

Yeni yılın ilk gününden herkese merhaba :)

Sağlık, huzur, barış ve bereket dolu bir 2015 olsun herkeze..

Sabah sabah küçük prensim "anne keeeek " diye paçamda dolaşmaya başladı. Mini mini bir kuşum isterde annesi yapmaz mı :) En basitinden çarçabuk ne yapabilirim diye tarif defterimi şöyle bir karıştırdım. Ve zatı şahanelerini 25 dakikada pişirdim. Paylaşmak istedim sizlerlede, çocuklar çok seviyor bu cupcake - muffin çılgınlığını.

Kolay Cupcake Tarifi

2 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1,5 çay bardağı şeker
Yarım çay bardağı süt
3 çay bardağı un
1 paket vanilya 
1 paket kabartma tozu
Varsa damla çikolata yoksa herhangi bir çikolata

Bildiğimiz kek tarifi aslında ama daha az ölçülü. 180 derecede 25 dk.da pişti, pişip pişmediğini bir kürdan batırarak kontrol ettim, kürdana yapışmıyorsa pişmiş demektir. Biz içine minik minik çikolatalar kıyıp ekledik. Çokta güzel oldu.

Toplam 14 tane çıktı, yarım doldurdum ki kabardığında taşmasın.




Küçük adamım nasıl da mutlu :)


Ağız tadında mutlu günler, sevgiler :)