31 Mayıs 2014 Cumartesi

Dedim ki kolayından bir elbise dikeyim..

Taktım mı kafaya birşeyi o iş olacak ya, eldeki kumaşlardan biriyle şöyle uçuş uçuş bi elbise dikeyim dedim. Burdaları karıştırdım durdum, nasıl karmaşık, nasıl teferruatlı geldi anlatamam. Ki daha zorlarını da yapmışlığım vardır oysa. Kolaya kaçmak geldi içimden. Yatırdım kumaşı, "ya Allah Bismillah " dedim, kafama göre kestim. Aşağıdaki modeli nette dolaşırken bulup copy-paste yapmıştım zamanında, ona benzesin istedim. Boyu biraz eksik kaldı o kesin, çokta benzemedi ama, olsuuun ben onu yazlıkta salına salına giyermiyim, giyerim :) 



İnternetten alıntıdır.
Aslında yapmak istediğim tam da buydu.

Sonuçta bu oldu. Foto çekemedim güzel, dayamadım hemen paylaşmak istedim..
Bu minnoşları da eşim geçen sezon almıştı bana, fakat 1 kez 15 dk. kadar ayağımda kalabildi kendileri. Bu yaz eskirler umarım. :)


28 Mayıs 2014 Çarşamba

Cam Reçellik- Ballık Boyama

Ve evet, aldığım mickeyli kolay transferleri dayanamadım denedim. Kaç zamandır boyanmayı bekliyordu bu yavrucak ;) Adı reçellik-ballık diye geçsede ben içine şeker koyacağım, şeker mi şeker kavanozuma şeker yaraşır :) 





Minik patileri kürdanla yaptım.







27 Mayıs 2014 Salı

Malzeme alacaktım bir tane, eve geldim yüz tane.

Sabahın erken saatlerinde "Cansöööeeeelll, malzeme almaya giiiittt", dedi durdu içimdeki deli ses. Koydum oğluşumu arabasına çıktım yola. Ay bu yeni gelmiş, ayy şundan da alacaktım, ayyyyyy buna bayıldım türünden zilyon cümle kurup, paraları bayılıp evin yolunu tuttum. Sonuç aşağıdaki fotolarda alenen belirtilmiştir efem. Yeni yeni, parlak,  güzel hayallerim var hepsiyle ilgili, bakalım önümüzdeki günlere..

Sevgiyle kalın, mutlu haftalar olsun..




24 Mayıs 2014 Cumartesi

Zeytinyağlı Enginar var yersen, Çay var içersen ;)

Bir egeli olarak mevsimi geldiğinde enginar bizim sofralarımızın baştacıdır. 3-5 türlü çeşit yemeğini yapıyorum. Bu aralar eşimle diyet yapabilme (!) yolunda uygun adımlarla ilerlerken, en hafif haliyle bu tarifi denedim. Enginar severler bir de bu şekilde deneyin derim. 

Malzemeler:
5 adet enginar
1 adet orta boy soğan
1 adet limon
1 patates, 1 havuç, biraz bezelye (evde haşlayabilir ya da hazır garnitür kullanabilirsiniz)
1 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
5-6 yemek kaşığı kadar Zeytinyağı
Su
Süslemek için dereotu

Hazırlanışı:

Enginarları 5 su bardağı kadar suyun içinde, un, limon, tuz ve şekeri de ekleyerek 1 saat kadar bekletin. Karnıyarak tenceresi tarzında bir tencerede,  zeytinyağında minik minik doğradığınız soğanı öldürün. Sonra enginarla birlikte  beklettiğiniz suyu da tencereye ekleyin. Enginarlar yumuşayana kadar pişirin. Daha sonra enginarların ortasına patates,havuç, bezelye garnitüründen ekleyin. 5-10 dk.daha pişirin. Soğuyana kadar kapağını kapalı tutun, servis ederken soğanlı syundan üzerine dökerek tabağa servis edin ve üzerine dereotu serpiştirin. 

Mmmmm, yazarken bile yemek istedim ağzım sulandı :) 

Afiyet bal şeker olsun..




Üzerine de mis gibi bir demlik çay demledim ki, değmeyin keyfime..



Mutlu hafta sonları olsun herkeze.. :)

23 Mayıs 2014 Cuma

Kokulu kitapta olurmuş...

2 yeni kitap aldım, kitaplığımda okunacak o kadar çok kitabım var ki.. Önce bir elimdekileri bitirseydim diye düşünmüyorum aslında, 5 çift ayakkabımız varken 1 çift ayakkabı daha almamız gibi birşey değil bence bu. Kitaplarım özeldir, onlar benim canım, birisine verirken aynen geri almak isterim ve zamanın çok uzatılmasından hoşlanmam. Kitaplarıma verdiğim paraya, gereksiz yere bir elbiseye verdiğim para gibi acımam. Oğlumunda benim kadar  kitap okumayı sevmesini istiyorum ve ona da şimdiden birçok kitap alıyorum. Onlarla konuşuyor miniğim benim :) Karanlıkta minicik bir mum ışığıyla bile kitap okuyabilirim, çokta severim, huzur bulurum.. Türkiye'de her  100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyormuş. Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılırken Türkiye'de sadece 23 milyon basılıyormuş. Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7, Türkiye'de ise yılda 12.089 kişiye 1 kitap düşüyormuş. Ne kadar vahim!!! Yetişkin bir insana zorla kitap okutamazsınız, ancak vakit varken çocuklarımıza kitap okuma sevgisini aşılatırsak ilerisi için geç kalmamış oluruz diye düşünüyorum. İlk eğitim ailede başlamaz mı? ve çocuk ne görürse onu kazımaz mı beynine?




Evet evet, kokulu kitaptan kastım tamda bu kitaptı, sayfalar mis gibi papatya kokuyor..
Çok eğlenceli bir anne-çocuk ilişkisi kitabı. Çok eğleniyorum okurken, henüz tamamlanmadı, ama su gibi akıyor sayfalar.


22 Mayıs 2014 Perşembe

Cici bici kavanozlar yaptım :)


Hiçbirşeyden eksik kalmayayım anacığım.. Maymun iştahlıyım maymun. Gördüğüm, beğendiğim herşeyi yapacağım, deneyeceğim, tadacağım.. Yoksa valla uykularım kaçıyor. Bunları çeyizi için Betül'e (görümceme) yaptım. Amaaaan atla deve değilmiş yahuu, 1-2 saatimi aldı hepi topu. Kendime de mickeylilerini
yapacağııımmm yakındır paylaşırım ;)




21 Mayıs 2014 Çarşamba

Bebek odası için hazırladığım ahşap hediyeliklerim

Son zamanlarda ahşapla kafayı bozmuş biri olarak artık daha yeni neler yapabilirim diye düşünüyordum ki, bu cici ahşapları buldum. Bu arada ahşaplarımı İzmir Kemeraltındaki Esen Ahşaptan alıyorum.  

Kuzenim hamile, yeni bir minik erkek katılacak sülalemize :) Onun beğeneceğini umarak bunları hazırladım. Çok uğraştım aslında, özellikle at arabasını boyamak beni çok zorladı, alt tarafı pek oyuntuluydu. 3 kat boya attım. Mavi kutuyu ise, içine bebek bakım eşyalarını koyabilir ya da mevlütte mevlüt şekeri dağıtırken kullanabilir diye düşünerek hazırladım. Umarım kuzenimde sizlerde beğenirsiniz bloger dostlarım.

Sevgiyle, sağlıkla kalın :)




Bunlarda kullanacağım süsler, kelebekleri kendim boyadım, diğerlerini satın aldım.

Güçlü bir yapıştırıcı ile yapıştırdım ki düşmesinler.









İçine bebek bezlerinden bir paket yaptım.
Mavi tül ile paketleyip, birazda süsledim ;)

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Buruk bir 19 Mayıs...

Daha mutlu, umutlu bir Türkiye'de, bayramlarımızı kutlayabileceğimiz nice senelere..
Atam seni her gün anıyoruz ve özlemle arıyoruz...



14 Mayıs 2014 Çarşamba

Gün, kömürden daha kara !!!!

 Madenden çıkarılan bir işçinin sorduğu soru :" Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin." Bizim bu kadar dürüst, bu kadar doğru insanlarımız var hala bu ülkede. İçim acıyor dünden beri.. Belki bizimde işimizin kömürcülük olmasındandır bu derece üzülüp ağlamam.. Hoş üzülmeyen vicdan bizdan değildir bu durumda. Rabbim ölenlerin ruhlarını bağışlasın, ailelerine sabırlar versin, bir umut içeride hala yaşayan bedenler olsun ve kurtulsunlar.


   " Yüz karası değil, kömür karası.
     Böyle kazanılır ekmek parası."

     Orhan Veli




13 Mayıs 2014 Salı

Hastayım hasta, canım ister pasta..

Biz ailece hastayız a dostlar. Çınar boğaz enfeksiyonu, aşkitomla bende nezleden mütevellit yatak döşek yatar haldeyiz. Baharda nasıl giyinmesi gerektiğini kestirememekten oldu sanırım. Bir serin, bir ağustos sıcağı sanki İzmir. Derken yarı tişört, yarı kalın ceket - şapka kombinasyonumuz uymadı bünyeye. Kaptık şifayı. Çınar'a yine dayadı antibiyotiği doktor. Aşkitomda içiyor ilacını. Zavallı ben hala emzirmemden dolayı hala hala hala ilaç kullanamıyorum. Dışarı çıkacak halim yok, canım nasıl tatlı istiyor, baktıkça tepsimin resmine daha da bi iştahlanıyorum, kalkıp yapasım da yok. Olsuuun bunlarda geçer, allah büyük dert vermesin dimi.

Yata kalka boyadım bu tepsimide. Ama artık bu benimmmmm..  Hediye etmeyi sevmemdendir, o kadar şey boyadım bir tane kendime ayırmamışım yeni fark ettim. Ama bunun resmi ve rengi tam beni yansıtıyor. O yüzden, gitsin mutfakta kendine bi yer bulsun :)

Herkese sağlık dolu bir hafta diliyorum..




11 Mayıs 2014 Pazar

Bir tek annem olsun bana birşey olmaz..

Günlerdir ne bloga giresim var, ne de birşeyler yapıp üretesim. Çınar'ın sağlığıyla ilgili sıkıntıda olduğum bir konu vardı aslında ondandır bu isteksizliğim. Ama çok şükür ki allahıma herşey temiz ve yolunda.

Bu benim 2. anneler günüm olacak. Aslında anne olunca anlıyormuş insan annesini, onun kıymetini ve hayatında ona dair olan herşeyi. Sesini bir gün bile duymadan edemediğim canım annem, o yanımdayken hiç bir şeyden korkmam ben. Ne güzel bir reklam sloganıdır dimi, " bir tek annem olsun, bana birşey olmaaaz". Anneler keşke ölümsüz olsa, hayatımızda hep var olsa, hiç yanımızdan ayrılmasa. Bu günü böyle bangır bangır kutlamayı da sevmiyorum üstelik. Ortaokuldayken, annesi o çok küçükken ölmüş bir arkadaşım vardı. Hep onu düşünürdüm bu günde neler hissettiğini ve herkesin, herşeyin aslında onun gözüne gözüne sokulduğunu.

Anneciğiminnn, eşimin annesi olan anneminnn (kayınvalide kelimesi çok sert kalıyor onun yanında), canım ablamın, hayatımdaki tüm anne olan ve yakın zamanda bebeği olacak annelerin ve  unutmadan bu dünyadan göçmüş, yukarıdan bize bakan melek annelerimizin anneler günü kutlu olsun. Allah onları başımızdan hiiç eksik etmesin, kıymetlerini hep bildirmeyi nasip etsin.




Bunu anneme aldık, fakat resmini çekmeyi unuttuğum için fotoğraf netten alıntıdır.
Seher anneme aldığımsa Fakirin elektrik süpürgesi, çekim günü inanılmaz, bana da dedeciğim hediye almış aynısını :)


* Bunlarda benim yaptığım henüz sahibi olmayan hediyelerim, nasılda cici oldular.