30 Temmuz 2013 Salı

" Yetişkin Oğluma "

Bir gazete sayfasında okuyup oldukça etkilendiğim ve her okuyuşumda da tüylerimi diken diken eden bu şiir buzdolabımın üzerinde, dikkatimi her çektiğinde okuyorum ve anneliğimi bir kez daha sorguluyorum..

 Yetişkin Oğluma

Sürekli meşguldüm o kadar sene,
Seninle doyasıya oynayamadım.
Sen beni çağırdın gel oyna diye,
Ben bir türlü zaman ayıramadım.

Giydirdim, doyurdum,seni kolladım,
Sadece bunları yeterli sandım,
Bana oyuncağını getirdiğinde, 
Ben seni çoğu kez başımdan savdım.

Yatağa yatırır seni okşardım,
Sen uyur uyumaz hemen kaçardım.
Şimdi o günleri çok özlüyorum,
Keşke bir dakika fazla kalsaydım.,

Hayat ne kadar kısa, yıllar ne çabuk.
Ne zaman büyüdü bu küçük çocuk,
Ona dokunmak için uzandığımda,
Ellerim boş kalır, yüreğim buruk.

Artık ne resimler, ne oyunlar,
Ne "iyi geceler" ne sarılmalar,
Hepsi çok geride, ulaşmak zor,
Yaşanmadı sanki o güzel yıllar.

Artık hiç işim yok, yapayalnızım.
Günler çok uzun, üstelik bomboş
Keşke isteklerini bir bir yapsaydım
Küçük arzuların şimdi çok şirin, çok hoş.

                                             Alice Chase  

Hastalık :(

Kaç günleeeerdir yazamayışımın, hatta nete bile giremeyişimin sebebi, küçük kuzumun hasta olması. Ateşinin 38-39 arası gidip gelmesi, ateşölçerin bir organımız olması, aldırdığımız duşlar, saatlerce ağlamaları ve sonunda apar topar acile gitmemiz, kuzumun hem azı dişleri hemde boğaz enfeksiyonu olmasından mütevellit, pek huzurumuz yoktu. Antibiyotik içmesini istemememe rağmen gördüğüm o yorgun, hasta bebeğime daha fazla acı çektirmemek için kullanıyoruz. Ve birkaç gündür daha iyi. İştahı hala pek yok, türlü oyunlar ve şaklabanlıklar eşliğinde bişeyler yedirmeye çalışıyorum. Hala gece uykumuz doğru düzgün yok, ben diyeyim 10, siz deyin 20 kez kalkıyoruz. Emziği attığından beridir bu daha da arttı. Geçicek bu günlerde deyip kendimi rahatlatmak istiyorum, gündüz bende onunla birlikte uyuyorum ara ara, işte o iyi geliyor. Bebekler hep sağlıklı olsunlar, hep gülsünler inşallah..


Acilde annemin kucağında daha fazla dayanamayıp uyuya kalan miniğim benim, sen bi daha hiç hasta olma :(

18 Temmuz 2013 Perşembe

TV izlemesine izin vermek mi? Asla!!!




Bu aralar bu konu gündemimizde ve eşimle aldığımız bi karara göre kesinlikle televizyon seyrettirmeyeceğiz. Hele de televizyonun otizmi tetiklediğini öğrendiğimizden beri. Bu konuyu derinlemesine bi araştırdım da, okuduklarımdan ciddi etkilendim. Benimde birçok annenin yaptığı gibi, işimi tamamlayabilmek adına, onun oyalanmasını sağlamak yada yemek yedirebilmek için televizyon karşısında vakit geçirmesine izin verdiğim çok zaman oldu. Ama artık vakit kaybetmeden bu duruma bi Dur! demeyi başardık. Çınar reklam ve klip delisi. gördüğü anda hayatla olan tüm ilişkisini askıya alıyo, ancak birkaç kez seslendikten sonra bakıyo yada tamamen kapatınca tekrar oyuncağına dönüyo. 

Okuduklarımdan öğrendiğim çok şey var. Bazı yerlerde 'bizde televizyonla büyüdük hiç bir şey olmadı' diyen anneler var. Ancak bizim bebekliğimiz yada çocukluğumuzdaki televizyon reklamlarıyla, programlarıyla, klip yada görselliklerle bugünkiler bir mi?

Bebekler, TV karşısına geçtiği anda, dış dünya ile tüm ilişkisini kesiyor ve televizyona odaklanıyor.Bu çok önemli bir durumdur. Çünkü bebekler ilk başta dokunarak ve bir şeyler yaparak öğrenirler. Sensorimotor denilen dokunsal ve algısal bir aşamadır bu ve bebeklerin 0-2 yaş sürecinde yaşanır. Bu aşamada bebeğin gösterdiği hareket son derece önemlidir. Televizyon ise son derece pasif öğrenilen bir şeydir ve bebeğin gelişiminden birçok şeyi çalar. Bebeği belli bir şekilde belli bir görselliği öğrenmeye hapseder. Dolayısıyla 0-2 yaş arasındaki bebeklerin yaşamında televizyon kesinlikle olmamalıdır. Bebeğin televizyonun sadece sesini duymasında bir sakınca yoktur. Ancak elektromanyetik alanların etkileriyle ilgili gittikçe daha fazla çalışma yapılmaktadır. Bebeğin bu süreçte hem genel hem beyinsel gelişimi son derece hızlı olduğu için, elektromanyetik alanların bu sürece olumsuz etkilediğiyle ilgili veriler artmaktadır. Bu nedenle bebeğin bulunduğu ortamda televizyonun hiç olmamasında yarar vardır. Bunun yerine müzik dinletilebilir. 2. yaştan sonra çocuğun hayatına televizyon girebilir. Ancak son derece kontrollü olmalı ve izleme süresi 1 saati geçmemelidir. Televizyonla geçirilecek zaman, interaktivasyonla geçirilmelidir. Yani televizyon seyrederken anne ve baba bebekle konuşmalı, tartışmalı, televizyon bir bebek bakıcısı gibi kullanılmamalıdır. (en önemliside bu değil mi!)

Psikolog Özge Hoşgör, 2 yaşından önce çocuklara televizyon izlettirilmemesi için uyardı.
Televizyon otizmi tetikler mi?
Otizmin nedeni halen kesin olarak bilinmemekle birlikte uzmanlar, televizyonun otizmi tetikleyen bir unsur olduğu konusunda hemfikirler.
Uzmanlara göre, 0-2 yaş arasındaki bebeklerin günde 2 saatten fazla televizyon izlemeleri otizm belirtilerinin artmasına neden oluyor.
Otizm, ülkemizde her 150 çocuktan birinde görülüyor. Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha yaygın. Otizmin nedeni halen kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik olduğundan kuşkulanılıyor. Henüz otizm geni bulunmasa da uzmanlar bir yandan çevre kirliliği, kimyasal maddeler gibi çevresel faktörlerin de otizmi tetiklediğini düşünüyorlar.
0-2 yaş arasında aşırı televizyon izleyen çocukların okul dönemlerinde dikkat eksiklikleri ve özel öğrenme güçlükleri yaşadığına işaret eden Hoşgör, “Televizyondaki renkli uyaranlara çocuklar bebeklik döneminden itibaren maruz kaldıklarında ekrandaki aksiyona odaklanıyorlar ve beyinleri normalden çok daha fazla yoruluyor. Bu durumda çocuklarda bebeklik döneminde sosyal uyaran eksikliğinden dolayı zayıf göz kontağı, dikkat dağınıklığı ve sosyal ilişkilerde yetersizlik gibi otizminde belirtileri olan faktörler kendini göstermektedir” dedi.

Televizyondan uzak dursunlar
Televizyonla otizm arasında nedensel bir ilişki bilimsel olarak kanıtlanmasa da “televizyon otizmi” denilen bir kavramın türediğini vurgulayan Hoşgör şöyle devam etti:
“Ancak unutmamak gerekir ki çocukta var olan otistik belirtiler aşırı televizyon izleme, bilgisayar oyunu oynamada gibi etkenlerle tetiklenmektedir.

Aileler 2 yaşından önce çocuklarına kesinlikle televizyon izlettirmemeleri gerek. Amerikan Pediatri Akademisi önlem olarak 0-2 yaş çocuklarının televizyon ekranlarından uzak durmaları gerektiğini önemle vurguluyor. Otizm belirtileri gösteren veya buna yatkın olan çocuklar, televizyona gösterdikleri ilgiyi çevreye ve insanlara gösteremezler. Ailelerin bu konuda çok dikkatli olması gerek. Otizm belirtileri gösteren çocukların özellikle 3 yaşından önce teşhis edilmesi tedavi şanslarını artırır.”

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Ohhh temiz hava, bol güneş..



İzmir'i dinliyorum gözlerim kapalı :) gibi olmuş, oysa benim minik kuşum gözlerini açamıyor güneşten :)

Apartmanımızın bahçesine yayıldık oğlumla bi güzel nefes aldık hafta sonu, tabi Çınar çim yolmaktan, ota böceğe bakmaktan kendini alamadı yine, ayakları toprağa değsin istedim kuzumun..








13 Temmuz 2013 Cumartesi



Balkonum çiçek açtııııı :) Kumaşçıdan aldığım 5 tl'lik bu pembe-lila çiçek desenli kumaşla yastık diktim, içine önce astar(içini elyaf doldurdum) diktim, üstüne de bu bayıldığım parçayla tamamladım. Sonuç çok hoşuma gitti, alıp elime bi kahve oturup keyif çatasım var :)

12 Temmuz 2013 Cuma

Kumaş varda hani vakit?

Dikişe merakım gün geçtikçe artıyor, yeni birşeyler yapabilmenin peşindeyim. Tabi gün içinde pek fırsat kalmıyor ama azimliyim :) Bunlar en son aldığım kumaşlar, bakalım güzel bişeyler biçebilecekmiyim, neden olmasın?




Havuz Keyfi

 Deli gibi bir sıcak var İzmir'de. Ve Çınar günde 3 kez havuza giriyor, bu havuzumuz yazlıkta, evde daha küçüğü var ve havuzda oynamaya bayılıyor benim Canım Oğlum :)


Ah şu Dişler..


 Bizim gibi milyonlarca anne ve bebeği ne çekmiştir şu diş çıkarma olayından. İlk diş ortalama 7. ayda belirirmiş ancak bizim henüz 5 aylıkken kendini gösterdi, şöyle bi güzelce biz geliyoruz hazırlıklı olun, dedi ve hala da devam ediyo bebeğimi üzmeye. Diş çıkarma belirtileri çocuktan çocuğa değişkenlik gösterir elbette, bir arkadaşım "Biz bütün dişlerimizi nasıl çıkardık anlamadık bile, kendi kendilerine sessiz sedasız çıktılar" demişti hiç unutmuyorum "Allah Allah!" demiştim nasıl olur.. En çokta diş çıkarırken şunlar belirirmiş :

- Salya Akıtmak (Ooooo hemde nasıl, tüm kıyafetlerimizin önü sırılsıklam oluyor)
- Huzursuzluk- Huysuzluk (Haftalarca sürebilirmiş :(
- Çene yada yüzde kızarıklık
- Isırma (helede emiyorsa öfffff ki ne öfffff !!!)
- Beslenmeyi reddetme ( Bu ara en çokta bu belirmeye başladı, hiçbirşey yemiyoruz ve yeni öğrenimimiz fışkırtarak tükürmek)
- İshal (bizde buda mevcut )
- Uykusuzluk (azı dişleri çıkarken daha yoğun görülürmüş)
- Kulak çekiştirme, yanak kaşıma ( bizde kulağına ve yanağına kendi eliyle sürekli vuruyor, acaba kulağında da bir sorun mu var diye düşünmüyor değilim, ama çok uzun sürmüyor)
- Ateş (en çok korktuğumda ateş, çok şükür ki yok)


Peki neler yapılabilir bu minikleri rahatlatmak için, soğuk yiyecekler çiğneyebileceği (bir meyve olabilir, tülbente sarılmış bir buz yada), soğuk bir diş kayışıyıcı yada yada rahatlatıcı jel (ki kullanıyoruz) ve elbette SAABIIIRRR :) Allah tüm diş çıkaran bebişlere ve anneciklerine kolaylıklar versin :)

Bebek Dişleri ne zaman çıkar, ilk dişhekimi muayenesi

5 Temmuz 2013 Cuma

Ninni de oğluma ninniiii...

Şöyle bi araştırdım da, eskiden ninnilerin çocukları uyutmak için söylendiği sanılıyordu "ki hoş bende öyle düşünürdüm", Oysa yeni araştırmalar ninnilerin çocukları eğitmek için söylendiğini ortaya koymuş. Ninniler, çocukların dil, zihinsel, duygusal, sosyal ve bedensel gelişimlerine oldukça önemli katkılar sağlıyormuş. Erken yaşlarda zihin gelişimine yardımcı olmakta, çocukta dilin ses özelliklerini keşfetme, sesleri tanıma, hece ve kelimeleri fark etme becerilerini geliştirmekteymiş. Böylece dinleme, konuşma ve okumaya alt yapı oluşturmaktaymış. İyi birşey yaptığımı biliyordum :P Şaka bi yana beni rahatlattığı da ayrı bi mevzu, evde yanlız olduğum zamanlarda sanırsınız bi ses yarışması için denemeler yapıyorum, konservatuvara hazırlanıyorum, öyle ezgisel, öyle nağmeli söylüyorum ki ninniyi, ipin ucunu kaçırıp Çınar'ı güldürdüğüm de oluyor :)) Herşey bi yana masal tadında ninnileri daha çok seviyorum, Çınar'ında merakla beni dinlediğini düşünüyorum çoğu zaman, nağmeden öyle merakla dinliyo gibi bakıyo olmasın yavrum :)) 

Youtube'da bulduğumuz bu kedili ninni favorimiz, belki sizde seversiniz :))


4 Temmuz 2013 Perşembe




Evet birde videomuz var, çok hoşumuza gitmişti ve youtube'a koymaya karar vermiştik. Küçük numaracım benim :)

2 Temmuz 2013 Salı

Kitaplar aşkına..



Kitap okumayı çok seviyorum esasen. Hamileykende onlarca kitap okumuştum yattığım yerden ohh ne güzel günlerdi. Aslında; 'kitap okuyormusun?' sorusuna 'Şeyy vakit bulamıyorum...' cevabını verenlere gıcık olurum. Bir fotoğrafta görmüştüm. Japonyada insanlar metroda sabah işlerine giderken gazeteye, kitaba boğulmaktan yüzleri gözükmüyordu. Fırsat yaratın arkadaşım, yada dürüst olup okumayı sevmiyorum diyin. Velhasılı kelam, Çınar'ı ayağımda sallayıp uyutmaya çalışırken okuduğum kitap sayısını bilemiyorum. Yada çorba karıştırırken bir elimde kaşık, bir elimde kitap. Oğlumada kitap okumayı aşılamak hedefim. Eşim hamileyken Çocuk yetiştirmeyle ilgili bir yığın kitap serisi almıştı bana. Okuduklarımı ve fikirlerimi paylaşmak istedim. Okuyun, okutun diyorum naçizane fikrimle ;)



   




 



Ve daha birçoğu... Daha iyi diyaloglar kurabilmek, daha iyi çocuklar yetiştirebilmek için kaynak teşkil edeceğini düşünüyorum.