29 Aralık 2013 Pazar

Kendi kendime yeni yıl hediyesi verdim :)



Merhabalar,

Yeni yıla  sayılı günler kala herkes bir koşuşturmacanın içinde. Çarşı, pazar, alışveriş merkezleri, marketler, net alemi herkes birşeylere yetişmeye çalışır gibi. Naçizane fikrimdir; gerek yok bu kadar tantanaya. Her sene olduğu gibi bu yılda yeni yıla evimde ailemle, çerezimle, kolamla, meyvemle, sakinlik ve sükunet içinde girme derdindeyim.

Esas konu henüz kimseden yeni yıl hediyesi almamış olmak, bu umutlarımı söndürdüğüm anlamına gelmiyor elbette :) Derken boş durmayı sevmeyen ve hep bir arayış içinde olan ben hazır havalar soğumuşken kendime birşeyler öreyim dedim. Bitirmemin yeni yıla denk gelmesindendir, kendime hediye etmiş gibi oldum ördüklerimi :)

Velhasılı kelam herkese yeni yılda herşeyden ama herşeyden önce sağlık dolu, mutlululuğun, bereketin, huzurun bol olduğu, savaşsız, kavgasız, kazasız belasız, hakkaniyetli bir yıl diliyorum.
 Rabbim herkesin gönlüne göre versin..

Bunlar ise yaptıklarım: 

1- Eski bir kazağımın kollarını kestim ve baş parmağı için bir yer ayırıp diktim. Üzerinede yine eski olup, dişleri kırılmış bir tokamın üzerindeki cicileri söküp, kolluğuma silikon tabancasıyla yapıştırdım.







2- Uzun zaman önce başladığım bir bereydi bu, neyse ki tamamladım. Yalnız sevmedim sadeliğini, inciyi çok severim ya, serpiştirdim yine üzerine :)






3- Bu şalı da nasıl bitirdim, nasıl bu hale getirdim, bir ben, bir oğluşum, birde allah bilir :) Amma uzun sürdü, neyse ki artık sıkılıp bırakmak üzereyken bi cesaret bitirdim, güzelde oldu bence, çok şık durduğunu düşünüyorum. 1 Tlye aldığım bu mavi aparatla yaptım motiflerini, sonrasında da birleştirdim kafama göre.











7 Aralık 2013 Cumartesi

Fırın Sütlaç Yaptım ohhhh miss :)


Merhabalar,

Sütlü tatlılara bayılıyoruz ailecek. Başta fırın sütlaç geliyor diyebilirim. Fırına attığımda tadı daha bir enfes oluyor sanki. Minik kuzum da pek seviyor. Üzerindeki kızarıklığı sadece biraz seker ekleyerek sağlıyorum yani yumurta olmadan sağlamaktan yanayım. Çünkü yumurtanın kokusunu hiç ama hiç sevmiyorum. Bizimkisi de böyle bir tarif işte, en basite indirgenmiş haliyle. Afiyet olsun :)


İçindekiler:  (6 kişilik)

Yarım su bardağı pirinç (ben 1 parmak daha azını kokuyorum, çünkü öbür türlü sütlü pilav gibi oluyor bence:)
2 su bardağı su
1 su bardağı + 1 çay bardağı süt
1 su bardağı şeker
2 çorba kaşığı nişasta
1 paket vanilya
Varsa 1 paket damla sakızı (içinde 3 tane oluyor genellikle)


Yapılışı:

2 su bardağı suda pirinci, pirinç yumuşayana kadar pişiriyoruz. Suyu çekecektir bilginize.
Ayrı bir tencerede nişasta, süt ve şekeri karıştırıp kaynamaya başlayınca vanilya ve damla sakızını ekliyorum (damla sakızını dövüyorum havanda), hemen ardından pişen pirinci kalan suyuyla birlikte sütlü karışıma ekleyip biraz daha pişmesine izin veriyorum. Daha sonra ya toprak sütlaç kaplarıma yada bunlar yoksa her yerde bulabileceğiniz alüminyum folyo şeklindeki kaplara aktarıyorum. Aktarırken kepçeyle karıştırıpta eklemenizi tavsiye ederim çünkü pirinçler alta çöküyor. Fırın tepsimi kapların yarısına gelecek şekilde su ile dolduruyorum. Tatlılarımın üzerine hafif şeker ekeliyorum ki kızarsınlar. Ardından 180 derecelik fırında üstleri kızarana kadar pişiriyorum. Aman çıkarırken dikkat çünkü kaplar çok sıcak oluyor, elleriniz yanmasın. Afiyet bal şeker olsun :)






6 Aralık 2013 Cuma

Mutfak Önlüğü Takımı diktim

Merhaba,

Bu kumaşı çok severek ve beğenerek aldım geçenlerde kendime mutfak takımı yapmak için, leke tutmayan kalınca bir kumaş. Fakat sonra çok sevdiğini bildiğimden ötürü tanıdığım bi ablama hediye olarak dikmek istedim. Üzerine pembe keçeden harfler kesip silikon tabancasıyla yapıştırdım. Tez zamandan kendime de dikmek istiyorum. Hatta masa örtüsüyle birlikte. Tanıdıklarım pembeyi ne kadar çok sevdiğimi bilirler. İçimi açan harika bir renk, bu kumaşta öyle. Evde günlük kullandığım bir mutfak önlüğünden kalıbını çıkardım. Kenarlarına aynı kumaştan kendim biye hazırladım.Eldiven ve tutkaç tamamen kafadan. Eldivenin ve tutkaçın içerisine kapitone elyaf koydum daha tok durması açısından. Şapkaysa artan kumaştan kafadan sallamam sonucu çıktı ortaya. Ben sevdim, umarım hediyenin sahibide sever. 








4 Aralık 2013 Çarşamba

Fotoğraf Çerçevesi - DIY


Can sıkıntısı çalışmalarım devam etmekte. Bu çerçeveyi uzun süre önce almıştım ancak rengi pekte hoşuma gitmemeye başlamıştı. Metallik gri sprey boyayla boyamaya karar verdim. Ve içine eşimin,benim ve minik aşkımın el şablonunu çizdiğim bir kağıt koydum. İleride bakıp "annesinin kuzusunun elleri ne kadar da minikmiş"  demeyi hayal ettim.





Baba - Anne - Çınar  :)

23 Kasım 2013 Cumartesi

2 yeni bluz denemem

Çıkalı henüz çok olmayan bu yeni Burda çakması dergiden ediniverdim bir tane. İçerisinde birkaç tane beğendiğim model var. Henüz dikiş dikme konusunda bir acemi olarak kolaya kaçmaktayım farkındayım ama günden güne gelişecek, hevesliyim, azimliyim :) Zaten roba kısmındaki büzgüleri pek beceremememden ve etek ucundan  sarkan ipliklerden de belli oluyor. Ama gerçekten bu iş benim için birazda terapi. 
Bu çiçekli kumaştan dikilen tunik oldukça rahat oldu, yanlız ben kollarını uzun tuttum ve lastik geçirdim, birde üst kısmındaki yırtmaçlı robasını daha az açık kestim. yanındaki şifon kahve bluzu da çok basit ve sade bir bluzumu kumaşa yatırarak kesip biçtim. 














İnciyi çok sevdiğimi söylemişmiydim?




Postun ismi bu olsun istedim. İnci çocukluğumdan beri benim için ayrı yeri olan bir taş,bir boncuktur. İncili ne görsem ayyyy süper,harika, yada bu benim olmalı deyivermişliğim çoktur. Düğün,dernek,iş görüşmeleri, arkadaş gezmeleri, yada yada hiçbirşey uyduramadığımda bile inci hep kurtarıcım ve tercihim olmuştur. Dedem ile babaannemin arasındaki 'deden bana bir inci bile almadı' muhabbetlerini dinleyerek büyüdüğüm, belkide babaannemin bu bir türlü bastıramadığı hissini kendimce tatmin etmeye çalışmamdanmıdır bilmem, bende yeri ayrıdır incidir. Bakkala bile aynaya bakmadan çıkmayan ben, hemen bir inci takıverir kulağıma (ki bu beni kendi ruh dünyamda bir audrey hepburn'müşüm hissine kaptırtır) hemen havamın değişmesine sebebiyet vermektedir. Bu sebepledir ki incili herşeye aşık olabilirim.

İNCİ’NİN ŞİFA VERDİĞİNE İNANILAN HASTALIKLAR

İncinin başlıca şifa verdiğine inanılan alanlar, ruhsal sıkıntılardır. Anksiyete, duygu bozukluğu gibi kişiyi üzen, üzülmesine neden olan hastalıkların tedavisinde yardımcı olarak kullanılabilir. İncinin depresyon eğilimli kişiler üzerinde yatıştırıcı bir etkisi olduğundan sıklıkla bahsedilmektedir.
İnci, ayrıca genellikle kadınlarda görülen kansızlık, cilt kuruluğu, peklik, menstrual sorunlarının hafifletilmesi için de önerilmektedir. Doğurganlığı arttırdığı başka bir inanılan faydasıdır. Bağırsak ile ilgili sıkıntıların azaltılmasında da inci kullanılabilmektedir. Süzme görevi gören akciğer ve böbrek için de yararlıdır.

İNCİ’NİN RUHSAL OLARAK GÜÇ VERDİĞİNE İNANILAN ALANLAR

İnci ruhsal durumumuza her anlamda iyi etkiler veren bir taştır. İnsanın maneviyatını güçlendirir. Bizi üzen duyguları kovar, her türlü üzüntüyü yumuşatır. Akıl karışıklıklarını, duygu karmaşasını da dindirdiği bilinmektedir. İnsanlarla yakınlık kurmaya yardımcı olduğu için aksi insanların mizacını yumuşatmak amacı ile kullanılabilecek mükemmel bir hediyedir. Agresifliği bastırılması, annelik ile bağdaştırılan şevkat, sevgi, anlayış, fedakarlık gibi duyguların canlandırılması için inci çok faydalıdır. Arası bozuk eşlerin duruma daha anlayışlı yaklaşım sağlayabilmesini ve dinginlikle konuları ele alabilmesini sağlar.
Su, deniz, bitki ve özellikle ilaç ile uğraşan kimselerin inciyi  değerli taş olarak tercih etmeleri, başarılarını arttırmaları için sıklıkla tavsiye edilmektedir.

Envai çeşit inci kolyem, küpem, bilekliğim mevcuttur. (Orjinal olmamakla birlikte :) Giysilerimde de öyle. Boş bulduğum ve inci ile süslemek istediğim birkaç detay takıldı gözüme, aldım elime silikon tabancasını koyuldum işe.










22 Kasım 2013 Cuma

Gömlek-Kazak Birleştirmece

Burda 2013/04 Nisan sayısı hobi el işi kısmında İkisi bir arada çalışmasını görünce çok hoşuma gitmişti, denemeliyim dedim ve hafiften eskimiş ve tek başına hiç giyesimin gelmediği bir kazak ile hamilelik sonrası kalan kilolar dolayısıyla henüz içine sığamadığım bir gömleğimi bu şekilde birleştirmeye karar verdim. 3'er cm dikiş payını vererek gömleğin üstünde omuz dikişinden başlayarak kollardan geçip, manşetin alt kenarına kadar kestim ve ikiye ayırdım. Gömleğin ön kısmını kullandım.
Kazağında omuz dikişinden kolların üstü ve manşete kadar olacak şekilde yine ikiye ayırdım. Kazağın arka parçasını kullandım.
Arka kazak parçasını yüzü yüzünde gömleğin ön parçasının, kazak kolları yüzü yüzünde gömleğin kollarının üstüne koydum. Yan dikişleri ve devamında alt kol dikişlerini, omuz dikişlerini ve üst kol dikişlerini tamamladım. Dikiş paylarına birlikte sürfile yapıp, ön (gömlek) kısmını ütüledim.
Tek başına sevmediğim kazağım ile içine sığamadığım gömleğimden kullanabileceğim tek bir parça yaratmak hoşuma gitti.En azından içinde rahat nefes alabiliyorum :)




Magnolia Tarifi

Bu hafif mi hafif tatlıyı uzun zamandır görüyordum birçok yerde, fakat hiç denemek yada bir yerlerde yemek nasip olmadı. Dedim Cansel kalk ve dene! Sütlü tatlıları çok seviyorum açıkçası ve denemekten korkmuyorum. Hafif ve sütlü tatlı severlere şiddetle öneririm. Yapılışı da çok basit ve yaparken eğlendirici (tabi bana göre sıra şunda, sıra bunda kat kat :) Tadan sevdiklerim beğendi, sizinde sevdiklerinize beğendirebilmeniz dileğimle. Afiyet olsun.

Malzemeler:

1 lt.süt
1 su bard.toz şeker
3 çorba kaşığı nişasta (ben mısır nişastası kullandım)
2 çorba kaşığı un
2 adet yumurta sarısı (beyazlarını atmıyoruz sakın, içine biraz şeker koyup cildimize peeling yapıyoruz :)
1 paket vanilya
1 paket bebe bisküvisi
1 kutu krema
Fındık
2-3 muz ,yada mevsimine göre çilek, yada yada her ikiside :)

Yapılışı :
1- Tenceremize sütü ekleyip, içine şeker, nişasta, un, yumurta sarısı ve vanilyayı da ekleyip muhallebi kıvamına gelince kapatıp, soğumaya bırakıyoruz.
2- Soğuyan muhallebiye kremayı ekleyip blenderla karıştırıp pürüzsüz bir hale getiriyoruz.
3- Bebe bisküvilerini rondodan geçiriyoruz. Fındıkları dövüp bisküvi ile karıştırıyoruz.
4- Muzları dilimliyoruz.


 Kasenin en altına 1 yemek kaşığı kadar fındık karışımlı bebe bisküvisini koyup bastırıyoruz.(düz bir hal alması için) Üzerine biraz muhallebi döküyoruz. Bir kat Muz yada varsa,kullanmak istersek çilek döşüyoruz.
Tekrar muhallebi döküyoruz. En üstüne bebe bisküvili fındıklı karışımdan döküyoruz.
NOT: Buzdolabında en az 6 saat bekletmenizi tavsiye ederim, tadı oturuyor. Afiyetle :)


15 Kasım 2013 Cuma

Kurdele Bileklik

Taktım mı takıyorum, bir kurdele-boncuk bileklik yapımı daha. Can sıkıntısı sonucu 15 dakikamı bile almayan bir iş.















Pudingli Kurabiye

Bu ara fena şekilde takmış durumdayım bu kurabiyeye. Durup durup yapıyorum, afiyetle yiyip bitiriyoruz. Çayla enfes, helede nescafenin yanında harika gidiyor. Yumuşacık oluyor, ağızda eriyor. Dışarıdaki pastane kurabiyeleri gibi dedi annem. Birçok yerde tarifi var bende benimkini hemen paylaşayım istedim. Ben puding olarak her seferinde farklı olanları kullandım. Çikolatalı puding, Alaçatı Sakız Tatlısı (BİM'de var) Supangle (Dr. Oetker'in),  çikolatalı fındık aromalı Puding vs.vs.. Ama en çokta Supangle ile yaptığımı beğendik. İşte tarif :

İçindekiler:

100 gr. margarin (oda sıcaklığında olmalı karışımda hemen erimeli)
1 paket puding (siz hangisini arzu ederseniz)
1 çay bardağı sıvı yağ
2 yemek kaşığı şeker (sadece pudingin içindeki şekerle çok tatsız geldi bize biraz daha şeker ekledim)
1 kabartma tozu
1 yumurta
Damla çikolata (isteğe bağlı)
Aldığı kadar un


Yapılışı: Bir kapta margarin, sıvıyağ ve yumurta karıştırılır. Üstüne puding eklenir karıştırmaya devam. Un ve kabartma tozunu ince elekle eleyip ilave ettikten sonra yuvarlak şekiller verip fırın tepsimize sıralıyoruz. Ben içerisine damla çikolata da koydum daha güzel oldu. Önceden fırını açıyorum, 180 derecede 25-30 dk.da pişiyor. Üzeri çatlıyor kurabiyelerimizin. Afiyet olsun :)

Bunlar supangle ile yaptığım kurabiyecikler

28 Ekim 2013 Pazartesi

Kalem Etek

Çınar'ı uyut, yedir, yemek yap, temizlik yap, ütü yap, bulaşık yıka, çamaşır yıka, Çınar'ı yıka :) Oyun oyna, eşe zaman, çocuğa zaman derken tüm gün nasıl geçiyor anlamıyorum. Yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz hooop herşey yine aynı. Monotonluk demek istemiyorum da herşeyin sıralı, tam takipte olması bazen yoruyor insanı. İşte bu yoruldum dediğim zamanlarda eskiden hep "hadi biraz uyuyayım" der, daha da yorgun kalkardım. Bünye az uykuyu kabul etmiyor da, dahası da bekarlıktaki gibi olmuyor. Artık uykusuzluğu koyverdim. Malum Çınar Paşa doğduğundan beri hala (14 aylık olmak üzere) her gece en az 5-6 kez kalkar. Denediğim şeylerden pek bi sonuç alabilmiş değilim, o yüzden koyverdim dedim ya, o nasıl istiyorsa öyle oluyor, uyuduğum 3-5 saatte gidebildiğim yere kadar beni idare ediyor. O mutlu olsun da, aman hasta olmasın da diye devam ediyor işte cümlelerim. Çınar'dan ve ev işlerinden vakit kalan zamanlarda da ya kitap okuyorum, ya da hobi,dikiş işleriyle mutlu oluyorum. Beni gerçekten uyumaktan daha mutlu kılıyor. Buda birkaç gündür fırsat bulduğum aralarda diktiğim uydurmasyon bir kalem etek. Kumaşın fiyatı gülünç bir fiyattı bir ara almışım. Dedim berbatta etsem ben bunu dikicem. Sonuç budur, fotolar elbette şahane değil, Çınar'la dışarı çıkıp güzel bahçemizde fotoğraf çekmeyeyse fırsat kalmıyo, idare edin artık ;)



Eski bir eteğimi direk kumaşa yatırıp kestim.

Bel kısmına bir şerit dikip, arkadan iki ufak pens attım. Etek ucunu yapışkanlı tela ile kapattım.