Bilir misin bir inci nasıl oluşur?
O göz kamaştıran, sahip olmak için servet ödenen muhteşem mücevher aslında değer biçilemeyecek bir şeydir. O diğer mücevherlere benzemez. Çünkü diğerleri taştır, cansızdır ve hiçbir zaman canlı olmamıştırlar.
Ama inci öyle değildir. O aslında önemsenmeyen, istiridyenin tutunduğu kaya parçası üzerinde yıllarca hatta on yıllarca uğraşarak ufacık bir kum tanesini kendi bedeninin özleri ile kaplayan muhteşem bir güzelliğe dönüştürme çabasının ürünüdür. Özü canlıdır, hayattan alır kaynağını. Ama her istiridye inci oluşturmaz yüreğinde. Belki bir inci meydana getirmek için gücü ve sabrı olmadığından, belki de karşılaştığı kum tanesini inci tanesine dönüştürmeye değer bulmadığından. Belki de istiridyeler içinde Yaradan'ın seçtiği, bu uzun ve zahmetli işi kaldırabilecek, o muhteşem güzelliği oluşturmak ve taşımak için gerekli özellkleri taşıyanlar vardır ya da bu tamamen Yaradan'ın lütfu ve imtihanıdır. Ama sebep ne olursa olsun inci tanesini oluşturan istiridye kıskançtır. İçinde, tam varlığının ortasında, kendi benliğini ekleyerek, bin bir kalp sızısı çekerek oluşturduğu o muhteşem güzelliği korumak ve göstermemek için kapatır kabuklarını çevresinde bir şeyler varsa.
Ve incisini ondan almak ancak o sımsıkı kapalı kabuklarını ayırmakla mümkün olacaktır. Direnir istiridye, vermek istemez varlık sebebini. Evet o sadece bunun için gelmiştir bu dünyaya.Dayanabildiği kadar dayanır. Ama dayanacağı sınır aşılıp da kabukları ayrıldığında herkesin gözünü kamaştıran, kendi özü ile beslediği yürek sancısı çıkar ortaya.
Çoğu kez istiridyenin yüreğini almak ile incisini almak aynı şeydir. Ölür gider o sessiz maviliklerde, göz yaşları belli olmadan ağlayarak kaybettiği yürek yangınına. O hayatın kaynağı mavilikler, yaşam okyanusu mezarı olur onun. Ama kalbi ayrılığa dayanamayıp ölse de incisinin, yürek sancısının koruyucu kabuğu , onun yasını tutmak ve o bembeyaz ışıltının bir zamanlar onun içinden yayıldığını dünyaya haykırmak için zamana, o acımasız cellada kafa tutar elinden geldiğince tevazuu ile sessizce.
Varlık sebebi özünü kullanarak bir inci oluşturmaksa yüreğinde Yaradan'dan hediye bırak kor gibi yanarak ışıltısını versin sevgi denen inciye yol olma pahasına ve büyütsün onu yüreğinde çatlayana kadar.
Ve unutma ki ne her kum tanesi inci olabilmek adına seçilmiş olabilir, ne de her istiridye bu kadar sabırlı canından can katarak, özünü varlığını ortaya koyarak...
Bu ahşap istiridyenin ham halini bulduğumda kurmuştum hayalini. Mat beyazın üzerine parlak inci beyazı ile poşet tekniği çalıştım. Ve incileri yapıştırdım silikonla. Fotoğraflarda çok belli olmasa da poşet tekniği ile kadifemsi bir doku elde ettim. Çok romantik bir kutu oldu. Bakalım kime nasip olacak.
Kocaman sevgiler..
Merhaba. Blogunuzun takipcisiyim :) Sizi de kendi bloguma beklerim katılımınız beni çok sevindirir. http://nurundelidolublogu.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilMerhaba hoşgeldiniz :) Bende takibe aldım blogunuzu, güzel paylaşımlarda bulunmak dileğiyle, sevgiler :)
SilŞu yaşıma kadar üzerimde kullandığım iki takı vardır. İnci ve mercan:) hikayeleri dokunaklıdır ama onlardan vazgeçemem. Bilir misiniz? İnci bir takınız varsa, bez bir torba içinde banyo gibi nemli ortamlarda saklanmalıdır. Neden mi? Üzerinizde takılı olduğu sürece, gerekli nemi vücudunuzdan, çıkardığınızda da nemli ortamlarda saklanarak sağlarlar. İncileriniz yaşıyorlar çünkü:) onlara istiridyeden sonra, yaşam hakkını, süsledikleri hanımlar özel bakım sayesinde verebilirler. Bozlaşan inci ölmüş demektir. ;) sizin istiridye kutunuz da çok şık ve zarif olmuş. Ellerine ve gönlüne sağlık.
YanıtlaSilNilgün ablacığım ne güzel yazmışsın, bilmediğim birşey daha öğrendim senden, banyoda saklanacağını bilmiyordum mesela. İnciyi o kadar çok seviyorum ki bunu burada da defalarca kez dile getirmişimdir. İncili herşeye bayılabilirim, satın alabilirim.. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim, iyi ki burdasın :)
Sil