26 Şubat 2014 Çarşamba

Boyuyorum boyuyorum doymuyorum..

 Her allahın günü, aldığım fakat henüz tamamlamaya fırsatımın olmadığı işler gözümün önüne geldikçe canım sıkılır. Bu tepsiler ve kutular da aynı şekildeydi. Gözümü kararttım ve koyuldum işe. Alladım pulladım, boyadım, yapıştırdım, süsledim ve sonunda bitirdim, e gelsin yenileri artık.
 Hepsinin gideceği yerler var, mutlu günlerde kullanılması ümidiyle. 









18 Şubat 2014 Salı

Küçük şefime mutfak önlüğü diktim :)


Biz oğluşumla bütün günümüzü neredeyse mutfakta geçiriyoruz desem yanlış söylemiş olmam sanırım İkimizden de belli oluyordur hani tontiş tontiş :) Dedim hep sana bana, hani oğluma? Koyuldum işe, minik şefime de diktim bir tane. Nasıl sevimli olmuş mu?






17 Şubat 2014 Pazartesi

1 saatlik bluz ve güzel bir pazar..


Geldi geçti bir koca hafta sonu daha. Hoş, benim için hafta içi, hafta sonu diye bir kavram yok ya. Eşim haftanın her günü çalıştığı ve bende hala çalışmadığım için olsa gerek, bana bu kavramlar birşey ifade etmiyor gibi. Bu yüzden vakit, gündüzleri oğlumla ve hobilerimle ilgilenmekle geçiyor. 

Bu siyah beyaz puantiyeli kumaşı unutmuşum dolabın bir köşesinde, aşka geldim dün ve en kısa, en çabuk ne yapabilirim diye düşününce aldım elime makası, geçtim makinenin karşısına ve 1 saatte bu basit bluz çıktı meydana. Sadeliği ve bu tarz rahat giyimleri çok seviyorum, çünkü hala uykusu az ve çok hareketli bir yaramazın peşinde koşturuyorum gün boyu.

Pazar günü İzmir'de hava öyle sıcak, öyle güneşliydi ki, koştuk durduk yine dışarıda, park, bahçe, havuz turladık her yeri. O benim hem yavrum, hem de arkadaşım ya bi yerde, ayrılmaz parçam :) 

Mutlu bir hafta olsun inşallah :)












16 Şubat 2014 Pazar

Bir yeni kitap, bin yeni huzur...

Okumaktan zevk aldığım, günlük hayatta kullanmayı sıklıkla unuttuğum şeyleri bir kez daha güzel bir dil anlatımıyla hatırlamamı sağlayan bir kitaptı. Az çok dini bilgisi olan bir çok insanın, günlük hayatına ilişkin pek çok bilgi mevcut, fakat; Uğur Koşar'ın kişisel samimiyet ve yalın dil anlatımıyla anlatmak istediğini, kalbi ve vicdanı muhatap alarak daha dokunaklı hale getirdiği aşikar. İnsanın bildiği şeyleri "Aaaa ne kadar da doğru, neden bunu uygulamıyorum ki?" dedirtecek çok satır arasına sahip. Hani başucu kitabı denir ya, günlük rutinde unutulan şeylere ışık tutmak amacıyla, her gün rast gele birkaç sayfasını bile okumak huzur verecektir insana bence.
En sevdiğim ve aklıma bu ara hep gelen kısı paylaşmak istiyorum.

Sayfa: 45

ALLAH ACİZ KULLARININ KALBİNDEDİR

"Ancak ben sana aciz olmaktan söz ederken insanlar karşısında değil, Allah katında aciz olmandan söz ediyorum. O'na el açıp, yürek açıp da "Rabbim ben zavallı bir kulum, çaresizim, sen çaremsin, sen bana kafisin" dediğinde arş sarsılır, melekler ağlar da, o gözyaşları meleklere abdest aldırır.

Ve arada bir de olsa Rabb'i misafir et evine, Peygamberini misafir et evine. Her masa kurduğunda bir tabak da boş bırak, her çay servis ettiğinde boş bir bardak da yanında kalsın diğerinin. Soranlara, "Nebi'yi, Efendimiz'i misafir çağırdım da o yüzden bir tabak, bir bardak fazla koydum" dersin. Evine nur, rahmet gelsin. Sen yeter ki güzel bak. Sen yeter ki güzel söyle. Kalp önce Rahman'a bakınca güzelleşir, sonra insana baktığında ise gerçek sevgi tecelli eder..."

Ben de bu sabah böyle yaptım, bir bardak boş bıraktım yanımda, güneşli, güzel bir pazar sabahı çayımı balkonda yalnız içmediğimi biliyorum şuan.
Özün sözü; kitabın konusuna ne kadar ilgili olduğunuzla alakalı beğenip beğenmemek, kitabı ve yazarı samimi  bulup bulmamak.



9 Şubat 2014 Pazar

Ekose ceket diktim ammaaaaa....


Burda 2013/08  sy.75   113  nolu modeli ilk gördüğümde çok beğenmiştim, fakaaaat model deriydi, benimse deli tutturur gibi tutturduğum anlardan birisiydi ve ne yazık ki deri kumaşım yoktu. Cahil cesurdur diye bir söz vardır, terzilik konusunda cahilliğim aşikar şimdi (yada kendime haksızlık etmemeliyim belkide yaa, cahil değil de tecrübesiz demeliyim) Elimdeki en mantıklı dikilebilir kumaş bu ekoseli kumaştı. Daha önce hiç ceket dikme tecrübesi olmayan ben, gittiiim 19 parçalı bir model kesmeye başladım. Eee kestim kesmesine de birleştirmesi, dikmesi, kolları (en çokta beni kolları zorladı) derken bir daha böyle zorlu bir işe girmemeye tövbe edecek duruma geldim. Yaka ve ön kısmını istediğim gibi olmadığı için değiştirdim. Sonuç budur işte, iyisiyle kötüsüyle, hatasıyla benimdir, denedim, yaptım, oldu.. Pişman değilim :)












6 Şubat 2014 Perşembe

Bir yeni mutfak önlüğü daha..

Eveeeeet, kırmızı puantiyeli kumaş sonunda hayat buldu. Sahibesine yarın teslim edilmek üzere dikildi, süslendi, paketlendi. Üzerine minik birer uğur böceği eklemek istedim bu kez.  Umarım sahibi beğenir ve ona mutfağında uğur getirir.  






Saç Bakım Formülü

Doğumdan sonra birçok kadının korkulu rüyasıdır saç dökülmesi. Saç dökülmelerinin sebebide,  hamilelik boyunca annelik hormonları sayesinde canlanan (ki benim gerçekten de öyle oldu) dökülmeyen saçlar, doğumdan sonra hormonların etkisinin geçerliliğini kaybetmesiyle toplu halde dökülmesidir.
Ama gelin görün ki bu durum can sıkmaya başlar bir süre sonra. Saç ve cilt bakımımı evde kendim yapmaya özen gösteririm. Ve bunun içinde daima doğal yöntemler denemeye çalışırım. Uzun zamandır şampuanımın içerisine ilk aldığımda, 1 kapak badem yağı, 1 kapak çam terebentin yağı ekliyorum. Hem saçı besliyor, hızlı uzamasına yardımcı oluyor, hemde gözle görülür ölçüde dökülmeyi azaltıyor. Hiçbir yan etkiside yok üstelik, badem yağının faydalarını bilmeyenimiz yoktur sanırım. Bu tür şikayetleri olanlar deneyebilirler.




3 Şubat 2014 Pazartesi

Bereketli Gün..

Merhabalar,

Bugün kemeraltına indim ve yeni mutfak önlüğü takımları dikmek için yepyeni cicili mi cicili kumaşlar,çeşitli yerlerde kullanmak içinde rengarenk keçeler aldım. Keçe demişken keçelere zam gelmiş, doların fırlamasından kaynaklıymış, ilgilenenlerin bilgisine.
Daha önce yaptığım önlükler çok beğenildi ve artık sipariş alıyorum. Bitirince paylaşıcam. Tabi bu arada heves sardığım daha bir çok şey var, aklımda o kadar çok şey var ki. Hangisinden başlayacağıma karar veremiyorum ve öylesine tez canlıyım ki, hepsini, hepsini bir an evvel halletmek istiyorum. Bana biraz sabır, size de mutlu bir akşam diliyorum :)

Sevgiyle




Bu da canım kuzenim ve onun için yaptığım takım.


2 Şubat 2014 Pazar

Ahşap takı kutusu yapımı

Pazar pazar yeni bir çalışma daha. Nasıl iyi hissettiriyor bana bunlarla uğraşmak kendimi. Severek kullanacağım bir iş daha oldu. İncilerimi koyucam tabii ki :)
Umarım beğenirsiniz.

Sevgiyle.



İçine eski bir pudra kutumun aynasını oradan söküp tutkal ile buraya yapıştırdım.

Kurdele ile şerit geçtim. 
Minik 3 boy kelebeğimi beyaza boyadım.


Kelebeklerimi de tutkalla yapıştırdım, kutum hazııır :)



Allah De Ötesini Bırak


Uzun zamandır çevremde ve nette çok sayıda kişinin okuduğunu gördüğüm, almak için sabırsızlandığım, hatta kitapçımda tükendiğini duyduğum bir kitaptı. Ve dün almak nasip oldu sonunda. Uğur Koşar'ın okuyacağım ilk kitabı. Eminim diğer kitaplarını da okumak isteyeceğim. Hayat akışı içerisinde unuttuğum birçok gerçeği bana tekrar terar hatırlatacağını düşünüyorum. Tasavvuf konusu içeren kitapları seviyorum. Kendimi daha iyi hissetmeme sebep oluyor. Sıkılmıyorum diyeyim yada kimileri gibi. Yorumu bitirince tabii ki.

Keyifle ve bir çırpıda okumayı hedefliyorum :)

1 Şubat 2014 Cumartesi

Trambolin ile zayıflama

Malum hamilelikte alınan kilolar ve hala emzirmeye devam ettiğim için boğazımı kesipte diyet vs. muhabbetlerine giremememdendir, kaldı gitti üzerimde 9-10 kilo. Çınar'la dışarıya çıkıp bebek arabasıyla yürüyüş yapıyorum elbette ama havalar soğuktu, gripti, nezleydi derken   her gün fırsat olmuyor açıkçası. Neyse, birgün Dr. Aytuğ programı açıktı televizyonda ve orada 3 bayan trambolin ile hoplayıp zıplayıp "bakın biz ne kadar enerjiğiz, nasıl fitiz" havalarında pek bi sevimli geldiler bana. Ve çocukluğum geldi bir an aklıma. Yatağın, koltuğun üzerinde hoplayıp zılayınca babaannemin bize "Yayını koparcaksınız şimdi!!" diye kızmaları ne hoştu  :)  İnternette alışveriş sitelerini biraz araştırdım ve almaya karar verdim. 50' (inch) 127 cm ebatında olanında karar kıldım. 6 günde teslim edildi, kargoyu görünce şoka girecektim, o kadar büyüktü ki. Keşke daha küçük ebatlısını alsaymışım dedim. Fakat açıpta üzerine çıktığımda (Çınar'da benimle birlikte tabi) aldığım hazzı anlatamam. Çocuklaştım, sarhoş oldum, kalbimin atışı yüz katına çıktı, enerji doldum vesselam.
Şöyle şeyler okudum. Tüm organların hareket halinde oluyormuş zıplarken ve bu yüzden vücut mutluluk hormonu "serotonin" salgılıyormuş. Sanırım bu bende fazlasıyla oldu :)  İlk başta dengeyi sağlayamıyor insan ve ilk indiğinde dizlerinin titrediğini hissediyor. Fakat sonra alışılıyor.

5 dakikada 500 kalori yaktırdığını okudum, birde NASA araştırmaları, trambolinin hafif koşudan %68 oranında daha etkili bir aerobik egzersiz olduğunu ortaya çıkarmış. 15 dakika zıplama,  1 saatlik düz yürüyüşe eşdeğermiş.

Ben aşağıda paylaştığım video ile birlikte yapıyorum hareketleri. Biraz zorluyo ama çok eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Bakalım kilo verebilecekmiyim?
Emin olun paylaşıcam ;)

Birde şu adresteki bayanın hikayesi ilgimi çekti. burada


Sağdaki resimde üst kat komşuya bi merhaba diyecek kadar çok zıplamışım :)